Cennet ve cehennemi ayıran şey çıplak gözle görülemeyecek kadar ince

1938’de doğan Faslı yönetmen, şair ve yazar Ahmed Bouanani’nin “Hastane” adlı kitabı geçtiğimiz günlerde ilk kez Türkçeye çevrildi. Bouanani “Hastane”yi Fransızca olarak yazdı ve 1990 yılında yayınladı. Holden Kitap etiketiyle raflara giren “Hastane”yi Fransızca aslından çeviren isim Duru Aygüven.

Bouanani bu kitapta bize, 1967’de yakalandığı tüberküloz sonucunda hastanede geçirdiği altı ayı anlatır. Hiç yoksa işin çıkış noktası budur ancak devamında işler çatallaşıp kafkaesk bir atmosfer doğurur ve kendinden daha büyük bir şeyi işaret etmeye başlar.

“Hastane”, Ahmed Bounani, çev:Duru Aygüven, 120 syf, 2025

‘HEPİMİZ AYNIYIZ, KURTÇUKLARI BİLE MEMNUN ETMEYECEK BİRER CILIZ CESETTEN İBARETİZ’

Bouanani bize kitabın ilk bölümünde hastanenin nasıl bir yer olduğunu ve hastanedekilerin ne memen insanlar olduklarını tarifler. Kurduğu cümleler öyle karanlık ve öyle sıkıntılıdır ki belli bir noktadan sonra Bouanani’nin hastaneden değil de bir cezaevinden bahsettiğini düşünmeye başlarız. Zira karşımızda iki ayrı grup insan vardır. Birincisi, hastaneye ne zaman girdiklerini hayal meyal hatırlayan ancak ne zaman çıkacaklarını bilmeyen, dahası iyileşip çıkabileceklerine yönelik bir umutları bulunmayan hastalar; ikincisi de onlara yer yer kayıtsızca yer yer de acımasızca muamele eden görevliler. Sadece bunlar mı? Üstüne üstlük her yer kusmuk, sidik ve pislik içindedir. Bütün bunlar Bouanani’nin yüzüne bir tokat gibi çarpınca, sadece Bouanani değil, onun baktığı, gördüğü, üzerinde durduğu, dokunduğu her şey de yavaş yavaş dönüşmeye başlar. Daha da kötüleşene dek durmaz.

‘PEKİ ÖLÜM, O DA GÖKLERİN BİR MELEĞİ DEĞİL Mİ?’

Hem bir kitap olarak “Hastane”nin hem de bir mekân olarak hastanenin geneline bir ölüm kokusu hâkimdir. Geçtiğimiz her sayfada ya da karakterlerin adım attıkları her yerde bu kokunun izi sürülebilir. Öyle ki gerçekten birinin ölümü bile bu denli sarsıcı değildir. Zaten Bouanani de bize bir hastanın ölümünden bahsetmeye başladığında, ondan çok, onun etrafına toplanan akbabaları anlatır. Fiziksel olarak hayatta, manevi anlamda ölü olan bu hastalar, birbirleriyle kavga ederek merhumun eşyalarını, az biraz kalmış yiyeceklerini çalarlar. Ölümle her gün iç içe yaşadığı için artık ondan korkmadığını düşünen Bouanani ise devamında şöyle der: “Bu hastaneyi seni iyileştirmek için inşa ettik, dostum, seni bu yaşama isteği deliliğinden, ölüm ve zavallı adamın kötü başlamış, kötü geçmiş ve yüz binlerce defa öleceği bir hayat üzerine yaptığı bitmek bilmeyen konuşmalardan seni kurtarmak için…”

‘KAÇTIĞIM GELECEK YALNIZCA DUVARLARLA KAPLIYMIŞ!’

Meselenin kafkaesk bir atmosferle gelip birleştiği yer de işte burasıdır: Zamanın belirsizliği üzerine bu kez mekân da belirsizleşmeye başlar. Tabiri caizse duvarlar hareketlenip yer değiştirir, böylece hastane, hastaların içinde beyhude yere dolanıp durdukları bir labirente benzer.

İnsanlar ne zamandır dolanıp durduklarını bilmezler, tıpkı ne zamana kadar dolanıp duracaklarını bilemedikleri gibi. Hal böyle olunca hastanede neden bulundukları da git gide bulanıklaşmaya başlar. Bu çok tuhaf, gerçeküstü bir histir. Zaman zaman Bunuel’in El Ángel Exterminador’unu, zaman zaman Saramago’nun “Körlük”ünü, zaman zaman da Soderbergh’in Kafka’sını akla getirir. Ancak Bouanani’nin atmosferinde bunların haricinde masalsı bir tat da mevcuttur. Böyle düşünmenin sebebi sanırım Bouanani’nin bol sıfatlı, aforizmalı uzun cümleleri. Ne var ki bu grotesk durum rahatsız edici değil.

‘SAKİN BİR BEDENE HAPSOLMUŞ VAHŞİ BİR AT GİBİYİM’

Bouanani bütün bunları anlatırken gerçekle hayali, rüyayla kâbusu birbirine karıştırır. Bazen hastanenin, hasta bakıcıların, hastaların, hatta ölülerin bile bir sanrı misali içinde yaşadığını, ona sürekli mutsuzluk ve acı pompalayan kötücül bir makine olduğunu düşünür; bazen de kendini bu devasa makinenin bir dişlisi ya da o dişlilerin arasında ezilen bir zavallı olduğunu düşünür. Ancak her ne olursa olsun rahat yüzü göremez. Bu öyle büyük bir ikilemdir ki anlaşılmaz, anlaşılamadığı gibi anlatılamaz, hadi anlatılması denense bile becerilemez. Zaten romanın öne çıkan karakterlerinden Pet de, kimsenin gerçeğin en ufak bir parçasının bile farkında olmadığını, bu yüzden onu eşelemenin beyhude bir çaba olduğunu belirtir. Ancak Bouanani, diğer hastalar gibi (ölüler mi demeli) değildir. O hem bedenen hem manevi anlamda araftadır.

Peki, bu bir lanet midir yoksa bir mükafat mı? İşin doğrusu, bunu Bouanani bile bilmez.

Related Posts

YKS gözetmen ücreti ne zaman yatacak? YKS görevli ücretleri ne kadar?

ÖSYM YKS görevli ücretleri ne zaman yatacak 2025, gerçekleştirilen YKS sınavı ardından merak konusu oldu. Peki, YKS gözetmen ücreti ne zaman yatacak? YKS görevli ücretleri ne kadar?

Antalya’da kulağındaki küpeler sınava girmesine engel oldu

Antalya’da Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) ilk oturumu olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) yapıldı. Sınava girecek öğrencilerin kimisini polis ekipleri motosikletle yetiştirdi, bir aday aksesuarlarını çıkarmaya çalışırken saatin geçmesi nedeniyle sınava alınmadı.

Haftanın Sanat Rotası: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?

Her hafta cuma günü yayımlanan bu ajandada, o hafta İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak sanat etkinlikleri derleniyor

Yeni Manisa Belediye Başkanı Besim Dutlulu kimdir, kaç yaşında, nereli? Eski Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu hangi partiden?

Eski Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu yeni Manisa Belediye Başkanı seçildi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesinin ardından Manisa Büyükşehir Belediyesi için yeni belediye başkanı seçildi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na CHP’nin adayı Besim Dutlulu seçildi. Peki, Yeni Manisa Belediye Başkanı Besim Dutlulu kimdir, kaç yaşında, nereli? Eski Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutluluhangi partiden? İşte hayatı ve biyografisi

PASAPORT BAŞVURU ÜCRETİ (2025): Pasaport başvurusu nereden ve nasıl yapılır, gerekli evraklar nelerdir?

Pasaport başvuru ücreti ve gerekli evraklar listesi, başvuru öncesi büyük önem arz etmektedir. Pasaport başvurusunun hızlıca tamamlanması ve ikinci bir başvuru sürecine gerek kalmadan tek seferde gerçekleştirilmesi için belgelere riayet etmek gerekmektedir. Pasaport başvurusu için istenen belgeler, 2025 yılı Haziran ayında şu şekilde listelenmiştir;

Okullar ne zaman kapanıyor? Okulların kapanmasına kaç gün kaldı? MEB 2024-2025 takvimi ile Yaz tatili ne zaman başlıyor?

Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2024-2025 eğitim öğretim yılı takvimine göre, okulların kapanmasına kısa süre kaldı. Peki, Okullar ne zaman kapanıyor? Okulların kapanmasına kaç gün kaldı? MEB 2024-2025 takvimi ile Yaz tatili ne zaman başlıyor?